22 Şubat 2013 Cuma

Kucak dolusu.

Bir kucak dolusu sevgi vermişler bir gün ufak bir kıza sepetine koyup da hayat denilen o taşlı yolda ne zaman ayağı takılır da düşerse yaralarına sürsün biraz diye. İlk zamanlarda sadece kötü yaralar için kullanmış onu küçük kız. Ancak kar toprağın yorganı olup da ona başka bir şey göstermemeye başlayınca umutsuzluğa kapılmış ve birazını ısınmak için kullanmış. Sonra gecenin karanlığı bütün bedenini ve en önemlisi de gözlerini kara bir peçe gibi sarınca birazını da ışık için kullanmış. Tam da bahar gelecekken mart kapılarını açmamış küçük kıza, onu biraz daha bırakmış bir başına soğuk çiçekler üzerinde. Küçük kız son kalan sevgisini kendisine daha ılık bir son getirebilmek için kullanabilirdi elbette ancak sonuç değişmeyecekti ki. Sonu kötü olsa da aynı olacakken başkalarına yardım edebilirdi. Bu yüzden sevgisini bulutlara verdi ki güneşin önünden çekilirlerdi, onlar çekilince güneş çiçeklere ve doğaya ihtiyaçları olan ne varsa sağlamaya başladı. Çiçekler büyüdü, ağaçların  dalları sarmaşılarla dolandı ve toprak bir zamanlar onu kurtaran kızı unutmadı. Bir tohum düştü genç kızın kalbinin üstüne, onun bedeninden beslendi ve güzel bir çiçek oldu. Bir daha solmayacak bir çiçek. Bundan sonra elinden ufak bir sepetle ormana bırakılan her çocuğa umut verecek kadar güzel bir çiçek. Doğa nankör değildi elbet, nankör olmayan insana ancak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder